Asuman Bora

Asuman Bora

Mail: luya@mynet.com

Etkili dinleme...

İletişimin biçimi ve önemi üzerine binlerce yazı bulmak mümkün. Sağlıklı iletişim üzerine dersler var. İletişim becerisi beraber yaşadığımız sürece olmazsa olmazımız. İnsanın, duyulduğunu anlaşıldığını, kısaca fark edildiğini bilmesi ona huzur verir başarılı kılar,  sizce de öyle değil mi?

Sağlıklı bir iletişimde iki tarafta iletişim sürecinden, biçiminden, içeriğinden mutludur. Bu tür iletişimde empati duygularımız hareket halindedir. Daha iyi anlar ve hissederiz. Bizdeki bu duygu durumu karşımızdakine de sirayet eder. ‘Sohbet köpürdükçe köpürdü’ deriz . Sohbetin tekrarı istediğimiz bir şeydir. Hele  demli bir  bardak çay eşliğindeyse…..

Dostluklar böyle başlamaz mı? Ya da dost sohbetlerimiz böyle değil midir?  Sohbette ‘duygudaş’ olmayı seçmişsek eğer konuştuğumuz kişiyi sevmemiz anlamamız kolaylaşır. Sanırım eşimizle çocuklarımızla kurduğumuz iletişimde gözden kaçırdığımız da budur.  Onları birey olarak algılamalı, bizden ayrı bir varlık olduklarını bilmeli kabul etmeliyiz. Kimse bizim devamımız değil. Bizdenler, bize benziyorlar, bizim parçamız, ama biz değiller. İletişimde dikkat edilmek onların da hakkı.

Anlaşmazlıklar, sevgisizlikler hayatımızı tüketiyor. Bu tükenişi kabul etmek veya son vermek elimizde. Yapacağımız sadece iyi dinlemek iyi anlamak. Bize ne söylemek istiyor? Hangi derdini döküyor?  Bunu duymayı gerçekten istemeliyiz. Duymuş dinlemiş gibi yapmak, konuşmayı istediğimiz anlama çekmek, ya da konuşmadan işimize gelen anlamı çıkarmak, karşımızdakilerin duygularını anlamamak, iletişimsizliğin başlıca nedeni. Dinlerken önyargılarımızı bir yana bırakmalıyız, zor da olsa. 

Evlatlarımız çocuk yaşındayken iletişim daha zor, oysa biz kolay sanıyoruz. Çocuk yaştakilerle iletişim onların gelecekteki hayatlarını etkileyeceği için zor, titizlikle, büyük bir dikkatle iletişim kurmalıyız. Bizler büyürken iletişim ‘çocuklar konuşmaz’ şeklinde olurdu. Sonuçlarını gelişmiş çağlarımızda fark ettik.  Biz böyle büyütmüyoruz ama her dönemin yanlışı içinde saklı oluyor sanırım. Kızım daha çocukken anne olduğumu unutamıyor anlattığı her sorunu isimlendirmek çözümlemek için dinliyordum. Anneler her sorunu çözmeli diyordum. Anlattığı herhangi bir konuda başarısız olmuşsa sanki ben başarısız oluyor, çözümüne yardım edeceğim diye, yardımı unutup çözüveriyordum, kendimce tabi, büyük aklımla, çocuğa uygun olmayan haliyle bazen.

Zaman içinde bu tutumun beni yorup endişelendirmesinin yanı sıra, kızımın da böyle yaptığım sürece o konuya ya da soruna ilgisinin azaldığını, bazen de annem çözer diye tembellik ettiğini fark ettim. İşte o zaman tanıştım’’ Aile içi iletişim’’ kitaplarıyla. Okudukça küçücük yavrumu kucağımdan söküp alıyormuş hissine kapıldım önceleri,  zaman ve denediğim öneriler tam tersini ispatladı neyse ki. Yavrum kucağımda,  ama sorunlarına kendisi çözüm buluyor, bulmaya çalışıyordu. Beni hayrete düşüren kararlarını görüyordum bazen.  Nedense biz çocuklarımızın sorunlarını üstlenmeye bayılıyoruz. Onlar mızmızlanırken biz kahroluyoruz, gelecekte güleceğimiz sorunlara. 

‘’Çocuğunuzu dinleyin, kendi sorununu tahlil etsin, çözümünü bulsun’’ diyor uzmanlar.  ’’ Çocuğunuzu dinleyin ama hemen emir veya öğüt vermeye kalkmayın. Öneride bulunmayın. Çocuğun sorununun çözümünü ondan alırsak ona güven duymadığımızı hissettiririz. Vereceğimiz öğütler öneriler başka bir sohbetin konusu, size sorununu anlatıyorsa can kulağıyla sorunu dinleyin anlayın’’ diyorlar.  

Buna ETKİLİ DİNLEME adı veriliyor, bunu örneklemek gerekirse;

-Düştüm dizimi kanattım canım çok yanıyor… diyen çocuğunuza  

-Sen ne sakarsın..  Dikkat etmelisin. Bıktım senden (YANLIŞ CEVAP) 

-Kötü düşmüşsün canın çok yanıyor dizin de kanamış (DOĞRU CEVAP) 

Doğruların çok olduğu, sağlıklı günler.  

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar