Bugün 19 Mayıs, Atatürk’ün gençliğe armağanı. Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı kabul edilen Samsun’a çıkışın yıldönümü. Bugün 103. Yıldönümü kutlanacak. Bir asır, en az 3-4 kuşağı kapsayan bir süreç. İlk kuşakların duyduğu heyecan ve coşku azalsa da miras sürüyor.
Oysa tam tersi olmalı, heyecan ve coşku her nesilde daha da artmalıydı. Eğer o gün Bandırma Vapuru, Samsun’a çıkmamış ve Kurtuluş Savaşı’nın fitili ateşlenmemiş olsaydı. Bugün halimiz nice olurdu, düşünmek bile yersiz. Bir vatana sahipsek, bu Ata ve tüm kahramanların eseri.
19 Mayıs 1919 gibi bu zaferin kazanılmasında onun gibi birçok tarihin önemi var. Atatürk bu tarihlerin hepsinde başrolde. Kısa süren hayatına birkaç ömürlük başarıyı sığdıran bu Deha’nın belki de içinde uhte kalan ve olduğunu göremediği tarih ise 30 Haziran 1939.
Hatay’ın ana vatana katıldığı bu tarih bugün daha da önem kazandı. Atatürk’ün ‘’Benim şahsi davam’’ dediği. Fransızlarla savaş çıkacak korkusuyla hareket ederek yeni kurulmuş Hatay Cumhuriyeti’ne pek karışmak istemeyen hükümetle ters düştüğü en önemli konu.
Öyle ki; Fransızlar’ın bölgedeki Türk nüfusu sindirmek, ümitlerini yok etmek için yaydığı ‘’Atatürk ölüm döşeğinde’’ propagandasını kırmak, hem Fransızlara, hem çekingen davranan İnönü hükümetine mesaj vermek için hasta yatağından kalkıp, geziye çıkacak kadar sahiplendiği bir dava.
Neden derseniz, tabii ki O’nun ileri görüşlülüğünün askeri dehasının, diplomatik zekasının eseri. Bugün Akdeniz’de söz sahibiysek, Kıbrıs’ı koruyabiliyorsak, ‘’Mavi Akım’ ı sürdürebiliyorsak, en önemli coğrafi etkenlerden birisi İskenderun Limanı’na sahip olmamızdır.
Birilerinin neden Irak’ı, neden Suriye’yi karıştırdıklarını, neden bu bölgede doğudan-batıya uzanan bir koridor devlet kurmaya, denize ulaşmaya çalıştığını şöyle bir düşünürseniz, Hatay’ın da Türkiye için ne kadar önemli olduğunu hemen anlarsınız, hem de hayati bir önem.
Atatürk gibi bir Deha’nın 100 yıl önceden gördüğü bu önemi kaybetmemek, nasıl Türk nüfusun fazlalığı sayesinde yapılan referandumla Hatay Cumhuriyet’i, Türkiye’ye katılmışsa, şu anda ciddi şekilde değişen nüfus dağılımının tersi bir sonuç doğurmayacağının garantisi ne?
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Doktor Lütfü Savaş, geçtiğimiz aylarda bu konuya dikkat çekmek için böyle giderse 10 yıl içinde kenti Arap kökenli bir başkanın yöneteceğini söylemişti. Ancak konu birkaç gün konuşulduktan sonra unutulup gitti.
Meseleye, Suriyeli mültecilerin ‘’bugün kalsınlar mı, gitsinler mi?’’ gibi daraltmaktan çok daha geniş perspektifle bakmamız, Atatürk gibi çok uzun vadeli düşünmemiz, çok daha ileriye bakmamız gerekir. Bugünkü iyi niyetimizin yârin ki pişmanlığımız olmaması için.
Kanla kazandığımız, diplomasiyle taçlandırdığımız, 30 Haziran 1939’da nihai sınırını çizdiğimiz bu güzel vatanı gençlerimize, çocuklarımıza bırakmak istiyorsak, attığımız her adımda bu coğrafyada bu topraklarda gözü olanların yüzyıllık planlarını da hesaba katmamız gerek.
Deha’lar yeryüzüne her yüzyıl da bir gelirmiş, bize düşen görev bizim adımıza düşünüp, yapacak yeni bir Deha daha beklemeden sahip olduğumuzun bıraktığı mirası korumak, onu geliştirip, güzelleştirip, daha da ileriye taşımak, günü kurtarırken, yarından olmamak.
Atatürk’ü anma, anlama, anlayabilme bayramınız kutlu olsun.
Yorum Yazın