Öncelikle şunu belirteyim, bu bir ‘’Bak nasıl bildik, biz haklı çıktık, en büyük biziz’’ tarzında bir övünme yazısı değil, tam tersine ‘’Körün gördüğünü’’ görmeyip, tedbir almayıp, siyasetine, stratejisine söylemlerine, doğru yön vermeyenleri son bir kez uyarma çabasıdır.
Bu ülkenin bir sevdalısı, hem yaşamında hem meslek hayatında daha iyi daha güzel daha güçlü, adaletin egemen olduğu bir Türkiye için çabalayan bir insanın, gelecek kuşaklar adına arzu ettiği ‘’Değişim’’ i avuçlarının içinden kaçıranların becerisizliklerine sitemidir.
Geçtiğimiz ay 23 Nisan tarihli Yankı Haber Gazetesi’nin manşetinde System Araştırma şirketinin Türkiye genelinde yaptığı anketi ‘’Kararsızların Seçimi’’ başlığıyla yayınlamış ve konusunda uzman olan şirket sahibi Çetin Çetinkaya’nın analiz ve uyarılarına yer vermiştik.
Seçime tam 20 gün vardı (Muharrem İnce çekilmemişti) ve ankette çıkan en çarpıcı sonuçlardan ilki CB seçiminin ikinci tura kaldığı, ikincisi Erdoğan ve Cumhur İttifakı’nın önde çıktığı, üçüncüsü ve en önemlisi de seçimin kaderinin yüzde 10 civarındaki kararsızların elinde olduğuydu.
Bizde; hem dostuma güvendiğim hem de konusunun uzmanı olduğuna inandığım için Çetinkaya’nın analizlerini ciddiye alıp ‘’Dost acı söyler’’ diyerek ( yankihaber.net sitesinden okuyabilirsiniz) o günlerde erkenden ‘’Zafer sarhoşluğu’’ yaşayan muhalefete ‘’Görünen Köy’’ ü anlatmaya çalışmıştık.
Ve 14 Mayıs’ta sandıktan çıkan sonuçlar System Araştırma’nın anketini yüzde yüz doğruladı. Erdoğan ve Cumhur İttifakı önde çıktı, MHP barajı rahat geçti, İYİ Parti yüzde 10’da HDP daha altta kaldı, bir diğeri DEVA, GELECEK, SAADET ve Demokrat parti, yüzde 2 bile oy kazandırmadı.
Taaa en başından beri sokak sokak, ev ev gezip seçim çalışması yapan Cumhur İttifakı’na karşı ülkenin en az yarısının kullanmadığı sosyal medyadan seçimin kazanılacağını zanneden Millet İttifakı’nın şimdi ‘’Yok oyları çaldılar, yok kaydırdılar’’ goygoycularına çok kulak asmayın.
Seçim gecesi 2018’de olduğu gibi bir kez daha sandığa sahip çıkmayı başaramayan, ıslak imzalı tutanakları çok övündükleri sistemlerine bile zamanında giremeyen muhalefet, bugün yani 18 Mayıs’ta eğer bu söylemi ispatlayabilecek olsa, ülke şu anda çalkalanırdı.
Yapılan itirazların her seçimdeki gibi sonuçlara olacak etkisi, CB seçiminde yüzde 0.5 oynatmaz, milletvekilliğinde ise en fazla bir iki vekil partiler arasında yer değiştirir. Aslında sonuçtan onlarda adları gibi eminler, büyük harfle yazayım da daha iyi anlaşılsın ‘’BECEREMEDİLER’’.
‘’Dost acı söyler’’ yazımızda dediğimiz gibi 21 yıllık iktidarın en güçsüz, en zayıf olduğu bir zamanda bile kazanamadılar. Nedenleri ise çok basit, seçmene güven veremediler, bu ülkenin çoğunluğunun hassasiyeti olan milliyetçilik, din ve beka konularını içi boş söylemlerle çözmeye kalktılar.
Tarihinin en kötü ekonomik durumunu yaşayan ülkede, yüzde yüzü aşan enflasyonla boğuşan insanlarına vaat ettikleri ‘’Daha iyi bir geleceğe’’ inandıramadılar. Ne işçisi, ne çiftçisi, ne memuru, ne esnafı inandı, ne de emeklisi 15 bin liralık ikramiye vaadine kandı.
Hak, hukuk, adalet dediler ama HDP seçmenine yönelik ‘’Demirtaş ve Kavala’’ nın özgür kalmasını istiyorsanız, bize oy verin’’ sözlerinin bir o kadar bu konuda çok hassas olan milliyetçi kesimi üzdüğünü fark etmediler, ‘’Dimyat’a pirince’’ giderken ‘’evdeki bulgur’’ dan oldular.
Taa en başından, 6’lı masa kurulduğundan, aday belirlemeden başlayarak toplumun güvenini zedeleyecek o kadar çok hata yaptılar ki nerdeyse maça zaten 1-0 yenik başladılar. Birde bunun üzerine oluşturulan seçim stratejisinde gelmekte olanı görmeyip yanlış kurguladılar.
Bu konuda anlatacak, söylenecek, ortaya konulacak o kadar çok şey var ki değil birkaç makale roman bile yazılır. Ama önümüzde hala bir seçim var. Belki 28 Mayıs’a kadar hatalarını düzeltip, ters esen rüzgarı arkalarına alarak, 14 Mayıs’ta yapamadıklarını bu kez başarabilirler.
Biz gene bir dost olarak linç yeme pahasına ‘çok zor’ olduğunu söyleyelim. Gerçek anlamda bir mucizeye ihtiyaç olduğunu belirtelim. 33 yıllık meslek hayatımızda yaptığımız gibi eğilmeden, bükülmeden, asla yandaş olmadan hak adına, halk adına doğruyu deklare edelim.
Onlar (Her iki tarafa hitaben) hala besledikleri şak-şakçı gazetecilere, anketçilere, menfaatçilere inanmaya, körü oynamaya devam etsinler. Biz gene doğrudan ayrılmadan, söylemeye, uyarmaya, gerçekleri gün gibi ortaya koymaktan vazgeçmeyelim.
28 Mayıs’ta sonuç her ne olursa olsun sandıktan çıkan ülkemize hayırlı olur inşallah…
Yorum Yazın