Ercan Pala

Ercan Pala

Mail: palaercan35@hotmail.com

Tersten konuşalım

CHP’nin 37’nci, Kemal Kılıçdaroğlu’nun 6. kez galip ayrıldığı Kurultay bitti bitmesine de daha çok su götürür. Bunun yansımaları, parti içi muhalefetinin yakınmaları, iller bazında kartların yeniden karılması bir sürü devinimi var. Ancak biz en tepeden başlayarak tersten konuşalım.

Tek adayın olduğu yerde ne kadar çok seslilikten, ne kadar demokrasiden bahsedilebilir, önce bundan başlayalım. Dışardan baktığından en az beş parça olan partide muhalefet olanlar ne birleşebildi, ne aday çıkabildi, ne de bir iki istisna dışında yönetime sızabildi. Sonuç sevsinler demokrasiyi.

Bundan önceki 5 genel başkanlığı süresince girdiği her seçimde AK Parti’ye dolayasıyla Erdoğan’a yenilen partinin oyunu yüzde 25’in üzerine çıkaramayan Kılıçdaroğlu, bu üstün başarısı dolayısıyla ‘’En büyük Başkan bizim Başkan’’ denilerek bir daha, ‘belki bu kez kazanır’ diye seçildi.

Ben diyeyim üç, siz deyin beş her defasında tekrarlanan ‘İktidar Kurultay’ ı yakıştırması bir daha kullanıldı da, yüzde 25’ten iktidar olmak için gereken yüzde 40-45’lere nasıl çıkılacak sorusunun cevabını Kılıçdaroğlu dahil bir Allah’ın kulu dillendirmedi.

Kurultay zaten genel başkan seçiminden daha çok Parti Meclisi, yani CHP’nin kalbinde bir yer edinme, önümüzdeki süreç için popoyu garantiye alma savaşı gibiydi. Onda da genele bakıldığında çok fazla bir gedik açılmadı, Kılıçdaroğlu’nun 52 kişilik listesini 6 kişi delebildi.

İller bazında İstanbul, İzmir, Ankara ve Aydın sanki istediklerini aldı. Bunlardan İzmir hariç genelde teşkilatın yani partinin istediği isimler ya anahtar listedeydi, ya da listeyi deldi. İzmir bazında ise Deniz Yücel ve liste dışı kalan Tuncay Özkan, satrançtaki ustalığını konuşturan Soyer’e yenildi.

16 ay önce sadece ‘Büyükşehir’ diyen ve bu süreçte Özkan ve Yücel ile her karşılaşmasında cepheden geri çekilen ya da geri çekilmek zorunda kalan Soyer, bu kez ‘’Şah ve mat’’ dedi. Nalbantoğlu’nu Kılıçdaroğlu’nun anahtar listesine yazdırıp, 4’nci sıradan PM’ye girmesini sağladı.

Özkan’a karşı açılan cepheye destek verip onun liste dışı kalmasına vesile olurken, diğer yandan da Yücel+Özkan ittifakında sonunu getirdi. Her ne kadar delegeler ‘parti başka belediye başka’ nakaratını her vesilede tekrarlasalar da kentteki en yüksek icraat koltuğunun gücüne boyun eğdi.

Şimdi İzmir’de kartlar yeniden karılacak. Özkan eskisi gibi rütbeli olmadığı için gücünü her geçen gün daha da yitirecek. Yücel zaten zar zor kazandığı koltukta artık çok rahat oturamayacak. Hele buna Nalbantoğlu’nun olası genel başkan yardımcılığı eklenirse yandı gülüm keten helva.

Gelecek; Yaradan’ın takdirinde, şimdiden konuşmak falcılığa mı girer bilmem amma hayatın olağan akışı tersine dönmezse Soyer, önündeki iki engeli tek hamleyle aştıktan sonra hem Büyükşehir’in hem partinin İzmir’deki patronluğunu bu saatten sonra kimseye vermez.

 

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar