Her doğan güne gülümseyerek uyanmak varken, olumsuzlukları düşünmek niye?
Perdeyi açıp dışarı baktığınızda elinde bastonu ile evinin yolunu bulmaya çalışan yaşlı amcanın azmini takdir edeceğinize,” Ne işin var sokakta? Otur evinde” diye düşünmek niye.
Sahilde el ele göz göze gezen gençlere bakıp gençliğinizi gülümseyerek yad etmek yerine , “Ne bu samimiyet, utanmıyorlar” diye düşünmek niye?
Sosyal medyada ailesi ile mutluluğunu paylaşan insanlara “Nazar değmesin, mutluluğunuz daim olsun” diye yazmak yerine, bir beğen bile yapamayıp görmezden gelmek niye?
İnsanlara ihtiyacınız olduğunda kapılarını çalıp, onların iyi ya da kötü günlerinde yokmuşlar gibi davranmak niye?
Sana sevgi dolu yaklaşan, samimi duygularını dile getiren insanlara, her ağzını açışta olumsuz duygular aşılamaya çalışmak niye?
Her gün ekranlarda, farklı düşüncede olan insanlar arasına nifak tohumları ekmek niye?
Bazı konularda olumlu düşünmeyen, iyimser davranmayan ve kötü yorumlayan kişilere FESAT diyoruz. Karıştırıcı ve arabozucu kişi olarak tanımlanan FİTNECİ kişiliklerin hayata bakışı beraberinde fesatlığı getiriyor.
Arapça'da ise masdar olarak "bozulmak, çürümek; sağduyudan sapmak" vb. anlamlara gelen FESAD kelimesi isim olarak da; "zulüm; çalkantı, düzensizlik; kuraklık, kıtlık" mânalarında kullanılıyor.
Uzmanlar Fesat insanın kişilik özelliklerini şöyle sıralıyor;
- Fesat insan, kendine rakip olarak gördüğü insanlara durmadan saldırır.
- Fesat insan, kimsenin iyiliğini istemez, çevresindeki insanlara zarar verir.
- Fesat insan, söylemediğimiz, yapmadığımız bir söz davranış için bizi yapmış söylemiş gibi başka insanlara göstererek hakkımızda kötü şeyler düşünmelerine neden olur. (fitneci)
Sosyal medyanın hayatımıza girmesi ile birlikte her gün fesat insanların varlığına birebir tanıklık etmiyor musunuz? Ya haberlerde ve tv programlarında izlediklerimiz…
Peki fesatlıklarını ortaya koymaktan çekinmeyen bu insanları görmezden gelmek yerine yüzlerine vurup onları mahcup etmek aslında doğru olan değil mi? Neden kötülüklere ve kötü bakışlara müsamaha edip, dürüst, samimi ve sevgi dolu insanların çoğunlukta olacağı bir toplum yaratmıyoruz ki? Neden gördüğümüz fesat insanları kendileri ile yüzleştirmekten geri duruyor hatta bazen alttan alıp kendi mütevazılığımızda boğuluyoruz?
Hayat çok kısa. Ülke ekonomik, psikolojik ve toplumsal deformasyon açısından dibinde dibini gördü. Peki bizler oy kullanmaktan öte bu ülke ve toplum için ne yapıyoruz?
Ne alakası var dediğinizi duyar gibiyim. Oysaki toplum bireylerden oluşmuyor mu? Bireyler doğru karakter özellikleri ile donanmış olsalar toplumda şiddet, hırsızlık, yalan, kavga, riya kısacası kötülük olur mu?
Doğru karakter özellikleri ile donanmış bireylerden oluşan bir toplumun huzurunun ne kadar çok, yaşam kalitesinin ne denli yüksek olacağını düşünebiliyor musunuz?
O zaman toplumu düzeltmeye, huzuru tekrar bulmaya katkımız olması için adım adım büyümek adına bugün itibari ile;
-Gözünüzün içine baka baka yalan söyleyip dedikodu yapanları kendileri ile yüzleştirin
-Sosyal medyada sizi gizlice takip edip, fesatlık duyguları ile taklitçiniz olanları hayatınızdan eleyin
-İhtiyaçları olduğunda kapınızda biten, akabinde hayatınızda olmayanlara duygularınızı çekinmeksizin iletin.
-Sadece kibarlık olsun diye hak etmediğini düşündüğünüz hiç kimseyi hayatınızda taşımayın!
-Fitne, fücur, ayrımcılık yaparak ülkeyi/ toplumu bölmeye çalışanlara paye vermeyin!
İşte belki o zaman kötülerin yerini iyiler alır. İşte belki o zaman fitne, fesat, fücur ve yalan dolu bir dünyada yaşamayı alışkanlık edinenler azınlık olur.
Ve işte o zaman dünya temiz bir dünyaya doğru yavaş yavaş yol alır.
Sevgi dolu, saygılı, samimi ve huzurlu insanlarla olun ki kötüler artık azınlık olsunlar!
Sizce mümkün değil mi?
Kimbilir… Denemeden bilemeyiz…
Yorum Yazın