Siyasi partilerde örgütü toparlamak görevi genelde örgütün başındaki insanlara aittir. Yani ilçelerde ilçe başkanları, illerde il başkanları mensup oldukları siyasi kurumun diri ve birlik halinde çalışmasını sağlamakla yükümlüdür.
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir'de 2000 yılından sonra bu konuda hatırı sayılır bir yol kat etmiş, örgütü sağlam ve diri tutarken bir yandan da büyümeyi sağlayabilmiştir. Bu özverili ve disiplinli çalışma, İzmir seçmeninin duyarlılıkları ile de örtüşünce Cumhuriyet Halk Partisi, 2004 seçimlerinden itibaren yerel seçimlere ambargo koymuştur.
Ancak 2018 yılında yapılan parti içi seçimlerinden sonra CHP örgütü İzmir'de bu birlik görüntüsünden uzaklaştı. Dağınık ve gruplaşmaların arttığı bir örgüt haline geldi. Mevcut erkin örgüt üzerinde hakimiyet kurma konusundaki yetersizliği, karmaşanın artmasına neden oldu.
Bu sıkıntı Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in de dikkatini çekmiş olmalı. Başkan Soyer bu dağınıklığı dermek için kolları sıvamış görünüyor. Büyükşehir’in yaptığı çalışmaları, yatırımlarını ve projelerini örgüte anlatıp, bir hedef etrafında birleştirme çabaları Soyer'in örgüt olmadan hedefe varılamayacağını düşündüğünü gösteriyor.
Eski İl başkanlarını, ilçe başkanlarını, il yöneticilerini Ahmed Adnan Saygun Merkezi'nde bir araya getiren Soyer yaptıklarını ve hedeflerini örgütün deneyimli isimlerine anlatarak, bir anlamda onları da sahaya çekti. Bu sunumları tekrarlayacağını ve eski meclis üyelerine de sunum yapacaklarının altını çizen Soyer, dağılan il örgütünü toparlama konusunda önemli bir adım atmış oldu.
------------------------------------------------
"Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!"
Gençliğe hitabesinde Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nın hangi koşullar altında yapıldığını kısaca özetlemiş ve en kötü durumda bile Cumhuriyeti kurtarma görevini gençliğe vermiştir. Bugün bu büyük devrimcinin bağımsız bir Cumhuriyet ile taçlanan büyük yürüyüşünün ilk gününün 103. yıl dönümü. Bugün Türkiye Cumhuriyeti, en az o günkü gibi vahim ve zorlu koşullar içinde. Millet yine fakr ü zaruret içinde. Türk gençliğinin önünde Atatürk'ün kendisine yüklediği görevi yerine getirmek için tarihi bir fırsat var.
Gençlik, bir yıl sonra yapılacak olan seçimlerde bu tarihi görevi demokrasi kuralları içinde yerine getirecektir.
Yorum Yazın