Gün karanlıkla buluşup gecenin koynuna sokulduğunda, nice gizler saklanır. Aydınlık günlerin ilk adımı bazen birbirinin aynı olanlara benzer.
Aynı gece yaşanıyor, her zamanki seferini yapıyor gibidir. Sessizdir, fısıltıyla bile anlatmaz derdini yaşlı vapurumuz.
1919 da Bandırma Vapuru'nda eminim böyle bir gece yaşandı. Sessiz ama kararlı. Sakin ama gözü pek. Huzursuz ama korkusuzdu yolcuları.
Bu gecenin yarınlara açılan kapısı hayırlara vesile olacaktı. Tüm bunları bilmeden sessizce suları yarıyordu gemimiz.
Kurtuluş Savaşı'nın zorunlu olduğuna inanan, Anadolu halkını bu zorunluluğa inandırmaya karar vermiş yolcular taşıyordu Bandırma Vapuru. Bozuk pusulasıyla savaşıyordu Karadenizin azgın sularıyla.
Sadece bir ulusun kaderini değiştirmekle kalmadı yolcuları, dünyaya örnek oldu. Bağımsızlık ateşini bir çok ülkede defalarca yaktı yolcuları. Dünyaya örnek oldu.
1.Dünya Savaşı'nda İngilizlerin saldırısına uğramış ama sağ kalmayı başarmış yorgun gemimiz.47,7 metre boyunda 192 tonluk bir gemi. Ama yükü dünyaya bedel, özgürlük taşıyor, yavaş yavaş ilerliyor karanlık sularda. Gemimiz yavaş ama yolcuların kalbi ruhu bağımsızlık ateşiyle tutuşuyor, aceleleri var, bir an önce birlik olmalı ve kurtuluş savaşı başlamalı. Daha kat edilecek yollar, atlanacak zorluklar var. Biliyorlar hem de canları pahasına.
''Yarın yola çıkıyorum, hesapta gidip dönmemekte var. Başaramazsam sizi de öldürürler ben de ölmüş olurum'' diyerek annesi ve kardeşiyle helalleşiyor MUSTAFA KEMAL.
Sana ve silah arkadaşlarına minnettarız Atam. Saygı ve şükranla anıyoruz sizi her nefes alışımızda.
Ebedi bir sevgiyle saygıyla.
Yorum Yazın