Sevgililer Günü heyecanı ve kutlama hazırlıkları (tabi kutlamayacak olanlar da var) 10 yılı aşkın süredir iki kutuplu bir toplum yapısı içinde, ülke sorunları için kafa yoran insanların pek de ilgilendiği bir olgu değildi. Öyle ya, toplum artık “biz ve onlar” sarmalında hoşgörüden uzak, tahammülsüzlüğün tavan yaptığı bir süreçten geçiyordu.
Felsefenin, siyasal doktrinlerin kapitalist, sosyalist, komünist, faşist, anarşist, liberal, sosyal demokrat, lümpen vs. şeklinde tanımladığı toplum katmanları gitmiş; yerine “biz ve onlar” gelmişti.
Bu ayrımcı, kutuplaştırıcı siyasal tavır ve söylem, uzun yıllardır süregelen toplumsal gerginliğimizin temel kaynağı olmuştur. Üzerine bir de Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ağır ekonomik bunalımı eklenince, mutsuz insanların yaşadığı bir ülke haline geldik.
Ama hafta sonu altı siyasi parti liderinin buluşması bu konuda insanlar için bir umut ışığı oldu. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun çağrısı üzerine bir araya gelen altı lider, toplumsal uzlaşmanın yeniden sağlanabileceği konusunda bir iyimser bir hava yarattı.
Liderlerin ‘yuvarlak masa’ toplantısında ana gündem maddeleri; ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’ çalışması, seçimlere yönelik iş birliği olanakları, seçimin kazanılması halinde ‘parlamenter sisteme geçiş’ sürecinin planlaması oldu.
Liderlerin bu buluşmasının ilk olduğu ve ardından devamının geleceğinin ifade edilmesi, önümüzdeki süreçte yeni bir siyasi iklim oluşacağının sinyallerini verdi. Liderlerin uzlaştığı 22 sayfalık metne göre, cumhurbaşkanı, milletvekilleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte yeni anayasa yazılacak. Yeni anayasa tabi parlamenter sistemin çerçevesini belirleyecek.
Altı liderin buluştuğu zirvede HDP yer almıyor ancak, HDP parlamenter sistemi destekliyor. Bu da genel seçimlerde sol partilerle ittifak yapacak olan HDP’nin muhalefet bloğuna destek vereceği beklentisi oluşturuyor.
Bu buluşmayı biz de CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun danışmanı Ömer Topsakal gibi Ahmet Arif'in “Kaç bin yıllık hasretimin koncası, gözlerinden, gözlerinden öperim, bir umudum sende, anlıyor musun?” dizeleriyle mi yorumlayacağız, ya da mutsuz ve umutsuz bir gelecekle mi karşılaşacağız, zaman gösterecek.
Yorum Yazın