65 yaş üstü yurttaşlarımız bugün parklarda sıcak ve bunaltıcı havanın tadını! çıkararak dolaştı, akranlarıyla sohbet etti. Hepsi o kadar özlemiş ki konuşmayı; sokakları çınlatan sesleri evdekilerle birbirimizi duymamıza engel oluyordu.
Onların çocuklar gibi heyecanlı söyleşilerini izlerken, coronavirüsün ülkemizdeki sürecini düşünmeye başladım. Sağlık çalışanlarının cansiperane çalışmaları, gönüllü kuruluşların ihtiyaç sahipleri için insanüstü çabalarını aklıma getirdim.
Başkanı hangi partiden olursa olsun bütün belediyelerin her yere yetişmek için geceli gündüzlü çalışmalarını gördük. Türkiye’de yaşayan dili, dini, ırkı ne olursa olsun bütün insanların bir dayanışma duygusuyla bu süreci atlatmak için çaba harcadığına tanık olduk.
Ancak bu dayanışmayı bozan, özellikle de CHP’li belediyelerin vatandaşa yardım etmesini engelleyen valiler de gördük bu süreçte. Parti neferi gibi davranan bazı valiler, belediyelerin ücretsiz ekmek dağıtmasını engellemeye kadar götürdüler işi.
Valilerin de yapacak fazla bir şeyi yoktu aslında. Çünkü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı şapkasını çıkarıp, Ak Parti şapkasını geçirmişti başına. Bu süreçteki tüm demeçleri bir parti başkanı tarzındaydı.
Salgın süreciyle ilgili yapılan yanlışları mı söylediniz, azgın ve sapkınların yanındasınız. Ekonominin kötü durumda olduğunu mu söylediniz, hemen hayali bir dış güç yaratılır. Ekonomiye saldıran hayali dış mihraklar ve sözde onlarla birlikte hareket eden muhalefet siyasi rant peşine düşmekle suçlanır. Virüs bulaşır diye denize girmek yasaklanır ama baskıya dayanamayarak AVM’leri açar. Denizde bulaşan virüs AVM’de bulaşmazmış gibi..
Salgınla ilgili alınan kararları açıklarken, muhalefeti terör örgütüyle iş birliği yapmakla suçlar. 55 ülkeye maske ve tıbbi malzeme yardımı yapmakla övünür, kendi vatandaşına maske dağıtamaz. Bunu söyleyeni de polemik yapmakla itham eder.
Son günlerde de bir darbe polemiği tutturuldu. Devlet Bahçeli’yi de yanına alarak muhalefeti darbe çığırtkanlığıyla suçlar. Oysa 12 Eylül darbesi ve onun yarattığı siyasal ortamın ve yerleştirdiği bilim dışı eğitim sisteminin ürünü olarak siyaset sahnesinde yer aldıklarını unuturlar.
Üretimin ve bilimsel gelişmenin olmadığı toplumlarda vatan, millet, bayrak ve din gibi argümanlardan başka siyaset aracı kalmaz. 97 yıllık Cumhuriyet maalesef bu kısırdöngünün içinde acı çekiyor. Bu tabloda 19 Mayıs Atatürk’ün Anma ve Gençlik Bayramı’nın da 101. Yılı kutlu olsun…
Yorum Yazın