1945 senesinde çekilmiş bir fotoğrafa bakıyorum, siyah beyaz. Ergen yaştaki babam ve beş arkadaşı, ellerinde karpuz dilimleri, bol ağaçlıklı bir yerde belli ki bir bahçede çekilmiş. Fotoğraf hafifçe solmaya başlamış, gençlerin mutluluğu ise solacak gibi değil, kararlılar tarihte yerlerini böyle almaya, duvarıma misafir oldukları günden beri karpuz bulaşığı ağızlarıyla, kocaman kocaman gülüyorlar. Fotoğrafın arkasında ‘Bu karpuz çekirdekleri kadar yıl geçse de aradan bu günkü mutluluğumuzu unutamayız. 1945’ yazıyor. Fotoğraf makinası olmadan gezmezdi rahmetli babam.
Teknolojik gelişmeler hayatımızı nasıl da kolaylaştırıyor. Çamaşır makinesiz bir hayat çekilmez bir bayan için, telefonu olmayan ergen düşünebilir misiniz?
Teknoloji hayatı kolaylaşırken bir yandan da zorlaştırmıyor mu sizce? Mega kentler yapıyoruz ama soluduğumuz havadan içtiğimiz suya kadar her şeyin temiz ve hijyen olması sorunuyla baş etmeye çalışıyoruz. Trafik mesela, ciltler dolusu macera, başarı ve sinir sınavı.
Son teknoloji ile üretilmiş TV’miz de savaş, cinsel istismar suçları, kadına şiddet haberleri, savaşlar, terör, dengesi bozulan doğanın feryadı, hastalıklar…. Bunları seyredebilmek için mi teknoloji?
Sonra da soruyoruz neden depresifiz? Neden mutlu olamıyoruz? ‘Bütün dertler beni bekler yatağımın başucunda’ Ne uyuyabiliyorsun ne uyanabiliyorsun zihnindeki düşüncelerle.
Sabah gözünüzü açtığınızda hissettikleriniz neler mesela? Uzmanlar mutlu bir güne başlamanın altın öğütlerini veriyor. Ama ben her gün bugün ne yapacaktım- Yetişemedim mi yoksa düşüncelerinin karamsar ve bıkkın duygusuyla uyanıyorum. Zihinsel bir telaş ve eksiklik hissiyle… Oysa günlerden Pazar.
Yarım kalmış bir huzurla yaşıyoruz. Yarım diyorum çünkü şükrettiğimiz konular var hayatımızda.
Yağmur yüklü bulutlar gibi negatif hislerimizi sağanak olarak boşaltıp kurtulamıyoruz. Mutlu ve sağlıklı olmayı çok da istiyoruz, hakkımız da var.
Monoton günlerimizde ışıltılı alanlar yaratmak, mutlu olduğumuzu herkese göstermek, en çok da kendimizi inandırmak istiyoruz. İşte tam bu noktada isteğimizi karşılayabilecek fotoğraf devreye giriyor. Çok işe yarar ve harika bir durum fotoğrafımızın çekilmesi.
--Çek, çek, bol bol çek, manzara da çıksın; Aa gözüm kapalı çıkmışım.
Tüm dişlerimizle gülüyoruz, gözümüzdeki yaşı, ruhumuzda ki mutsuz tadı silerek. İyi görüntü verdiğimiz şekle bürünüyoruz, göğüs dışarı göbek içeri, dudaklar büzülmüş, cizzzzz diyoruz bir süre. Kolumuzu omzuna doladığımız arkadaşla dost gibiyiz. İlk defa gittiğimiz ve asla uğramayacağımız mekanın sahibiymiş gibi yayılıyoruz koltuğa ve fotoğrafa. Ciiiizzzz diyoruz bir süre.
Ciiiiiiizzzzz… olmadı bir daha. Cciiiiiiizzzz…..
Gerçeğinden farklı bir dünya yaratıyoruz, güzel mutlu ve başarılı göründüğümüz. Mutlu İnsan Fotoğrafları yarışına katılıyoruz..
Ara Güler ‘ İnsanlara sevgi lazım. İnsanlar birbirini sevsin. Fotoğraf işte bu işe yarar’ demiş, ‘Fotoğraf ne işe yarar?’ diye sorduklarında.
Tam da böyle bakan beni sevsin diyoruz. Fotoğraftaki biz yalan da olsak… Beni sevsin, beğensin….
Sevgi dolu günler
Güzel yazı. Bir o kadarda duygu yüklü.
Asuman hanım,tebrik ederim.Yazınızı zevkle okudum.Devam ediniz yazmaya.Birikimleriniz sizde saklı kalmasın.dostlarla,gençlerle paylaşınız.