Cumhuriyet Halk Partisi’nin 37. olağan kurultayı parti içi dengelerin değişmesi konusunda beklentisi olanları hayal kırıklığına uğrattı. Parti üst yönetiminde meydana gelen birkaç değişiklik dışında yönetim kadrosu yerini korudu.
Kurultayın İzmir açısından en önemli yanı, İl Başkanı Deniz Yücel’in Kılıçdaroğlu’nun anahtar listesine hiçbir isim verememesi oldu. Anahtar listede yer alan İzmirliler’in tamamına yakını Genel Başkan kontenjanından, bir kısmı da İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in önerdiği isimlerden oluştu. Böylece önümüzdeki süreçte İzmir’in siyasi patronu kim olacak sorusu da yanıtını bulmuş oldu.
Kurultayın Türkiye Siyaseti üzerindeki etkilerinin ne olacağı sorusunun cevabı ise Kılıçdaroğlu’nun kurultay konuşmasının içindeydi.
“Adalet yürüyüşünün son gününde Maltepe'de ‘bu duvarları yıkacağız’ dedim, 31 Mart seçimlerinde duvarın diğer tarafına geçtik. Önümüzdeki seçimde dostlarımızla birlikte o duvarı param parça edeceğiz. Biz birlikte, inanç, kararlılık ve azimle Türkiye'yi bu buhrandan çekip çıkaracağız. Adalet Yürüyüşü'nü kimse unutmasın.” sözleri, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı’nın Adalet Yürüyüşü sürecinde başlattığı ve 2019 yerel seçimlerinde sonuçlarını veren büyük uzlaşı arayışının genişleyerek süreceğinin göstergesiydi.
Kılıçdaroğlu aslında kimsenin yüksek sesle söyleyemediği ya da söylemek istemediği bir şeyi yapıyor: İsmet İnönü ile başlayan ve Bülent Ecevit ile artarak devam eden ‘Ortanın Solu’ söylemiyle sol ve merkez arasına sıkışıp kalmış olan partiyi, merkeze çekiyor. Böylece partinin hareket alanını genişletmeyi hedefliyor.
Tabanda bu geniş uzlaşıyı başarabildiği gün Kılıçdaroğlu’nun yeni bir sosyal demokrasi tanımı ortaya atması da kimseyi şaşırtmayacak. Çünkü Türk Aydınları, Sosyal Demokrasi’yi uzun yıllardır evrensel tanımı üzerinden değerlendirip o tanım üzerinden hayata geçirmeye çalıştılar.
Ama bir suikast sonucu öldürülen İsveç Başbakanı Olof Palme’nin “İsveç’te sosyal demokrasinin başarısı; sosyal demokrasinin evrensel değerleriyle İsveç halkının yüz yıllar boyunca oluşturduğu gelenek ve toplumsal değerlerin sentezini sağlamamız sayesinde gerçekleşti” sözleri, belki de sosyal demokrasiyi Türkiye’ye uyarlarken izleyeceğimiz yolun pusulası olacaktır.
Yorum Yazın