Yaşamak güzel şey değil mi ama? İnsan sağlıklı olursa bir de. Hayatta bir amacı, gelecek adına planları varsa ne güzeldir yaşamak.
Kimimiz doğuda, kimimiz batıda, kimimiz kuzeyde veya güneyde, koca dünyada bir yerlerde doğmuşuz. Bizi yetiştiren insanların ve içinde büyüdüğümüz toplumların da kimliğimiz, kişiliğimiz üzerine büyük payı var. Bizler de gerek yapıp ettiklerimizde, gerek askerlik gibi vatani görevlerle, gerekse çalışıp üreterek hem toplumumuza hem de dolaylı olarak tüm dünya insanlarına hizmet ediyor, bir yerde borcumuzu ödüyoruz.
Asya veya Avrupa, Afrika veya Amerika hatta bu kıtaların küçük ülkelerine göre pek çok şey değişiklik gösteriyor. Kanunlar olsun, kültür ve ahlak kuralları olsun çok çok farklı. Yaşam standartları, mutluluk ölçeklerine yani bazı istatistiklere göre insanların yaşam standartları çok farklı olabiliyor.
Demokrasi olan veya demokrasi olmayan toplumlar var. Demokrasinin bile çok farklı uygulanması, toplumda ve bireysel düzeyde farklı algılaması söz konusu. Hem demokrasi hem de krallıkların birlikte mevcudiyeti, örnekleri gözümüzün önünde.
Başka toplumlarda, başka kültürlerde yaşayan insanların bir araya geldiklerinde yaşam şartlarını ve genel durumu hem kıyaslamaları hem de eleştirmeleri kaçınılmaz oluyor. Avrupalı’nın Ortadoğu veya Afrika, Asya toplumlarını ya da tek tek örnekler üzerinden devletlerin idare ediliş biçimlerini kıyaslayıp eleştirmeleri çok doğal tabii ki. Fakat atalarımız ne de güzel söylemiş. ‘Bir elin parmakları bir değil’. Kardeşler bir fabrikada üretilmiş gibi tek tip değilken farklı toplumlar ve devletler tek düze olabilir mi?
Şahsen pek çok kez Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde bulunmuş bir kişi olarak bizden ne denli farklı olduklarını çok iyi biliyorum. Tarihten gelen uygulamalar ve gelenekler toplumların adeta genlerine işliyor ve toplumu şekillendiriyor.
Uzakdoğu toplumlarından örneğin koca Çin’in bugün şahit olduğumuz demokrasi ve insancıllıktan uzak uygulamaları tarihlerinin bir yansımasıdır. Afrika’nın pek çok ülkesinin doğal kaynaklar yönünden zengin fakat yaşam standartları yönünden tüm dünyanın gerisinde olmasının temeli de genlerine işlemiş olan parçalanmış kabile yapısıdır.
Teknoloji ve bilgi akışı sayesinde bugün dünyanın herhangi bir yerinde insanlık aleminin geldiği son noktayı, en güzel düzeni görüp, bilip, uygulayıp yaşatmak olası değil midir? Teorik olarak tamamen mümkün fakat gerçekte asla mümkün değildir.
Toplumları hatta bireyleri kıyaslayıp eleştirmek kolaydır. Oysaki yaşamın renklerini, kültürlerin farklılığını kabullenmek gerekmektedir.
Yorum Yazın