Cem Polat

Cem Polat

Mail: cempolat7947158@gmail.com

Korkunun gerçekliği

Bir bahar akşamı genç bir adam, arkadaşlarıyla görüşmüş bir şeyler yiyip içmiş, evine doğru yürüyordu. Hava serin fakat temizdi. Beş on dakika yürüyüşten sonra evine varmak üzereydi. Evine yakın bölgede uzaktan köpek havlaması sesini duydu. Köpeğin sesi gittikçe artıyor, köpeğin yaklaştığı anlaşılıyordu. Adam köpeği kendisine doğru koşarken gördü, korkmaya başladı.

Aralarında elli altmış metre mesafe vardı ama köpek havlıyor ve koşmaya devam ediyordu. Adam etrafına bakındı, kendini koruyacak bir dal, bir taş, bir sopa aradı. Kaçayım mı durayım mı, koşsam bana yine yetişir, dursam üzerime atlayıp saldırır mı acaba diye düşünüyordu. Şimdi ne yapmalıydı. Küçük bir çocuk ya da bir kadın belki savunmasız olabilir fakat yetişkin bir erkek bir köpek tarafından parçalanabilir miydi, Köpek ona zarar verebilir miydi?

Elini belindeki silaha attı, silahı çekip köpeğe doğrultu.

Hayır… Aslında hikaye tam olarak böyle değil. Hikayemizde bir silah da yok. Normal şartlar altında kimse belinde silahla dolaşmıyor, her havlayıp koşan ya da saldıran köpeğe silah çekilmiyor. Uzaklardan havlayarak gelen her köpek de üzerimize saldırmıyor. Fakat bir risk var mı? Bu durum insanda bir korku uyandırıyor mu?

Evet. Belki de köpek adama yaklaştığında adam sadece yerden bir taş alıp köpeğe fırlatır gibi yapmış ve yüksek sesle bağırarak köpeği korkutmuş ve durum saniyeler içerisinde tatsız bir şey olmadan çözülmüştür. Gerçekten de benzer durumların yüzde doksanı bu şekilde olup bitmekte, insanlar hiç bir şey olmadan yollarına ve hayatlarına devam etmektedirler. Kısa süreli bir korku ve heyecan dalgası yürekleri ağıza getirse de hiç kimse bir sokak köpeğinin canını almaya kalkmamaktadır.

Korku gerçek bir duygu, saldırı ve zarar görme riski de gerçek ve olasıdır fakat ihtimaller üzerine karşı tarafı incitecek bir hamle yapılabilir mi? Bir sokak köpeği dahi olsa yetişkin aklı başında bir insan o anki krizi yönetebilmeli, tehlikeyi savuşturup kendisi de dahil olmak üzere hiç bir canlının zarar görmemesini temin etmelidir değil mi?

Korku ve tehdit algısı ile yola çıkıp yıkıcı bir tavırla insanlara ve insanların sahip olduğu varlıklara zarar verilebilir mi? Mal canın yongasıdır demiştir atalarımız. Hangi vicdan, hangi kanun, hangi düzen buna razı gelebilir? Güç ve iktidar sahipleri masum ve nispeten güçsüz konumdakileri ezmek değil, koruyup kollamak zorundadır. İnsan olmanın erdemi bunu gerektirir. Korku ve endişeye, duygularına kapılıp tamiri mümkün olmayan zararlar vermeyi değil.

Kıymetini bilebildiğimiz, zarar verip kirletmediğimiz, gözümüzü açıp görebildiğimiz zaman güzelliğine hayran kaldığımız şu güzelim dünyamızda, insanların insanları incitmediği, sebebi, amacı, bahanesi ne olursa olsun kan dökülmediği, çocukların anasız babasız, yersiz yurtsuz kalmadığı güzel günler, yarınlar diliyorum.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar