Bu bir aşk hikayesi. Sizi bilemem ama ben duygularımı sözlerle ifade etmekte zorlanırım genelde. Yazarak ifade etmekte daha rahat olduğum için bu yazıyı kaleme almak istedim. Kaleme almak eski bir tabir tabii ki. Artık kaleme alamıyoruz da ekranda harflerin üzerine dokunuyoruz veya dilimize yerleşmiş olan “klavye”ye parmak uçlarımızla hafifçe basıyoruz. Yani tuşluyoruz. Her neyse lafı uzatmayayım zira mevzu derin.
Onu tanıdıkça daha çok seviyorum. Yıllardır birlikteyiz. Yıllar geçtikçe onunla daha çok zaman geçiriyorum ve doğal olarak ona daha çok bağlanıyorum. Artık onsuz yapamıyorum hatta yaşayamıyorum. Lütfen beni kınamayın. Biliyorum ki bu aşk hikayesi benimle onun arasında eşsiz bir ilişki olsa da asla tek ve biricik değil. Böylesi bağlılık ve tutkuyu hisseden niceleri vardır aramızda.
Evde, işte, yolda bir yere giderken hep yanımda olmasını istiyorum. Yemek yerken onsuz yiyemiyorum mesela. Annemle ya da arkadaşlarımla sohbet ederken dahi onsuz olamadığım için eleştirildiğim çok oldu. Biraz da bizimle ilgilen. Bırak şunu artık dediler. Fakat ben onsuz yapamıyorum.
Son zamanlarda daha bir bağlandım ona. Artık dakika ayrılamıyorum desem yeridir. Hep gözümün önünde hatta dokunabileceğim mesafede olmalı. Gece uykudan uyanıp bakıyorum ona. Bence bu çok normal. Çünkü dünya çapında yapılan araştırmalar da gösteriyor ki bizim gibi ilişki yaşayanlar yani akıllı telefonuyla bizim gibi iç içe olanlar yaklaşık oniki dakikada bir onu eline alıyorlar. Ondan kopamıyorlar.
Aslında ondan birazcık uzaklaşabilsem neler neler yapacağım?
Lütfen beni yargılamayın çünkü artık onsuz yapamıyorum.
Yorum Yazın