Asuman Bora

Asuman Bora

Mail: luya@mynet.com

Ramayana Türküsü

‘Ramayana Türküsü’ filmini izleyen vardır mutlaka, izlemeyenlere öneririm. İkinci kez aynı ilgiyle izledim.Film Japonya da dağların arasında kıtlığın ,yoksulluğun sıkıştırdığı, boğduğu bir köyünyaşamını anlatır. Yoksulluğa gelenekler yaratarak buldukları çözümleri içimiz burkularak izleriz. Zamanzaman kanımız donar.

Geleneklere göre 70 yaşına gelen kişi ölmediyse aile fertlerinden biri tarafından o yörede kutsal sayılan Ramayana Dağı’na götürülüp bırakılır. Bu bırakılışı ya da ölüme terk edilişi haklı çıkarmak, zorunlu hale getirmek, dağa çıkaranın kutsal bir görevi gerçekleştirdiğini vurgulamak için, yolculuğun ritüelleri vardır, titizlikle uygulanan. Köyde 70 yaşını geçen yoktur. Amaç kıt olan yiyeceklerin genç ve işe yarar biri tarafında kullanılmasıdır.

Kahramanımız Orin’in annesi son günlerinde çocuklarının sorunlarını çözer ve dağa tırmanışa hazırlanır. Günü geldiğinde de oğlu Orin, anneyi sırtına alır, uzun ve zorlu bir yolculuk sonunda dağın zirvesine, daha önce oraya bırakılmış köylülerin kemik yığınına ulaşırlar. Görüntü kanını dondurur insanın. Annesini bırakıp geri döndüğünde onun giysileri çoktan paylaşılmış, yokluğunun hissedilmediği, hatta normal sayıldığı hayat başlamıştır Yaşam devam eder köyde, dağa bırakılma sırası onlara da gelecektir. Yaşlılık yük olmak demektir bu köyde. Yaşlının dışlanması doğaldır, ölmeye gitmesi doğaldır ve şarttır. Genç nesil ancak bir öncekinin yokluğuyla var olur.

Acı verici ve asla tercihimiz olmayacak uygulama. Korkutuyor, kabul algımızı zorluyor. Oysa bu tür uygulamaların savaş ve kıtlık dönemlerinde farklı biçimlerde var olduğunu görüyoruz. İşte tam da bu yüzden birçok düşünür yaşlılığın olumlu yönlerine inanıyor çevresini inandırmaya çalışıyor.

Mesela Sophokles tragedyalar yazmaya devam ederken, çocukları mallarını idare edemediğini ileri sürerek mahkemeye veriyorlar. Sophokles yazdığı tragedyaları okuyarak ‘yaşlı ve bunak biri bunları yazabilir mi’ diye savunuyor kendini. Cicero yaşlılığın faydalarını sıralayanlardan bir diğeri. Hatta Kanuni Sultan Süleyman yaşlandığını düşünüp mutsuz olunca Cicero’nun eserini Osmanlı Türkçesi’yle çevirtir. Eser 2.Murat’la oğlu 2.Mehmet (Fatih Sultan Mehmet) arasında yaşlılık üzerine sohbet gibi uyarlanır.

Geri dönülemeyen kaçılamayan son evre yaşlılık. Son baharın sonu, kışın başlangıcı…Kararlı ve acımasızca yavaş yavaş geliyor, bir çok bedensel ve ruhsal kayıpla çalıyor kapımızı…Açmazsak pencereden bacadan sızıyor içeri. Bizimle beraber uyuyor, bizimle paylaşıyor koltuğumuzu,kaşığımızı. Gülen gençlik resimleri, sığmadığımız ama sakladığımız çok sevilen gençlik giysileri yavaşlatamıyor hızlı gidişi, bir gün belki giyerim de ki bir gün asla geri gelmiyor. Havanın değiştiğini
haber veren yaşlı kemiklerimizin üzerinde durmaya çalışıyoruz, fersiz gözler, titrek ses, güçsüz ellerle.,

Dünyada yaşlı nüfusunun giderek artışı Dünya Sağlık Örgütü’nün bu konudaki programları arasına Sağlıklı yaşlanma’ olarak alınmış. Amaç aktif ve nitelikli bir yaşlılık dönemi geçirilmesini sağlamak ve yaşlılık yükünün azaltılması. Yaşlılara yönelik sosyal politikalar her gün yeni ihtiyaçlara göre değişiyor gelişiyor. Emeklilik yaşı, emeklilik maaşları her daim konuşulan konular. Çağdaş devletler yaşlılara destekler veriyor, evde bakım hizmeti. Bedava sağlık hizmetleri, parasız ulaşım hakkı, maaşların evde ödenmesi, yaşlılara temizlik hizmetleri gibi. Belediyelerde bu hizmetlerin destekçisi.

Yaşlıların aile içindeki yeri ve önemi yaşam şartlarımıza göre değişiklik gösteriyor. Günümüzde tek dileğimiz yaşlandığımızda kimseye maddi olarak ihtiyacımızın olmaması, oysa bir ömür bu amaç için çalışmak yeterli gelmiyor artık. Oysa bu doğal bir devinim. Tüm canlılar yaşlanıyor, değişmeyen tek bilgi, yaşlanacağımız ve bu dünyayı terk edeceğimiz. Dünyamızda yaşlanıyor. Yaşlı dünyanın, yaşlanan çocuklarıyız. Her bahar yenilenen, çiçeklenen ruhumuzla.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar