Çocukken izlediğimiz programlardan mıdır bilmem; nedense sadece hep televizyonlarda izlediğimiz sihirbazların şapkadan tavşan çıkardığını sanırdık. Üstelik bu gösterileri izlerken büyük keyif alırdık. Zamanla büyüdükçe sihirbazların sayısı mı arttı bilinmez; şapkadan tavşan çıkaranların sayısı da arttı.
Ama nedense şapkadan çıkan tavşan sayısı arttıkça halkın mutluluğu azaldı. Biz izlediğimiz gösterilerden keyif almak bir yana gerginlikten dişlerimizi sıkar olduk. Şapkadan çıkan her tavşan halkın yoksulluğuna yol açan nedenlerin gizlenmesine vesile oldu. Kısıtlanan demokratik hakların göz ardı edilmesine neden oldu.
Çözüm süreçleri, değişik zamanlarda, aynı yerde birkaç kez bulunan ama bir türlü halkın kullanımına sunulamayan doğal gaz rezervleri, bir türlü havalanamayan yerli uçak, tasarımı ve motoru yabancı olan yerli otomobil ve anımsayamadığımız bir sürü hikaye.
Yaratılan sanal düşmanlar, S-400 oyalaması, rektör atamaları, anayasa tartışmaları ve nihayetinde şapkadan çıkan en büyük tavşan: “uzay yolculuğu”.
Bunun için uzay ajansına beş milyon 33 bin TL ödenek ayrılmış. Uzay yolculuğuna çıkacak bir astronot bulsak bile bu para astronot elbisesine yetmiyor. Astronot yetiştirmenin maliyeti ise 25 milyon doları buluyor. Şimdi uzay ajansına araştırmalarını sürdürmek için şu kadar ödenek ayırdık demek başka bir şey, uzay yolculuğu yapacağız demek başka bir şey. Burada Sayın Cumhurbaşkanı milletin ekonomik sıkıntıları, anti demokratik uygulamaları ve toplum üzerindeki baskıları görmesini engellemek için dikkat dağıtıyor. Yani bir tür “cambaza bak” oyunu oynanıyor.
40 yıldır televizyonlarda izletilen tele novelalarla, soup operalarla beyni uyuşturulan, dizilerdeki yaşamla gerçek yaşamı birbirine karıştıran, kitap okumayı sevmeyen yoksul ve eğitimsiz bırakılan halkımız, şimdi sahnelenen bu “cambaza bak” oyunuyla somut gerçeklerden uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Bu oyunun farkında olup da kamuoyunu uyarmaya çalışanlar vatan haini olmakla suçlanıyor.
Yoksa Dr. Paul Joseph Goebbels'in, “Yeterince büyük bir yalan söyler ve onu tekrar etmeye devam ederseniz, insanlar sonunda ona inanmaya başlayacaklardır. Yalan, ancak Devletin halkı yalanın siyasi, ekonomik ve / veya askeri sonuçlarından koruyabileceği süre boyunca sürdürülebilir. Dolayısıyla, Devletin muhalefeti bastırmak için tüm yetkilerini kullanması hayati önem taşır, çünkü gerçek, yalanın ölümcül düşmanıdır ve dolayısıyla gerçek, Devletin en büyük düşmanıdır.” tezi artık devlet yönetiminin temel ilkesi mi oldu?
Yorum Yazın