23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın anlamlı 3 bayramın birleşmesinden oluştuğunu ben çocukluktan sonraki yıllarda öğrendim. Tabi önemi bir kat arttı.
İlk bayram: 23 Nisan 1921 de Türkiye’nin ilk Milli bayramı kabul edilmiş. Milli Bayram Addine Dair kanun ile.
İkinci bayram: 1 Kasım 1922 de Hakimiyet-i Milliye yani Saltanatın kaldırılması ile (Ulusal Egemenlik Bayramı) kutlanmaya başlamış. Daha sonra 23 Nisan Milli Bayramı ile 1 Kasım Hakimiyet-i Milli Bayramı birleştirilmiş.
23 Nisan 1927 de Çocuk Esirgeme Kurumu bu günü şehit ve gazi çocuklarıyla bakıma muhtaç ve himaye altındaki çocukların durumunu anlatmak ve kamuoyu yaratmayı amaçlamış. İşte bu tarihten sonra 3 bayram birleşerek tek bayram olarak kutlanmaya başlamış.
23 Nisan 1927’de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından çocuklara armağan edilmiş. O yıl çeşitli etkinliklerle kutlanmış. Hafta olarak kutlanması 1929’da olmuş. Atamızın başlattığı bir gelenekte çocukların bu önemli günde Cumhurbaşkanlığı makamına davet edilmesine başlanılmış. 1980 yılında Milli Güvenlik Kurulu’nun kararıyla adı ‘ 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’ olmuş.
Kentlerin, kasabaların, köylerin meydanlarında, stadyumlarda yapılan gösteriler fener alayları coşkusunu hiç kaybetmeden devam ediyor hatta daha coşkulu ve daha katılımcılı demeliyiz.
Bizlerin çocukluğunda 23 Nisan anlamının çocukça zihnimizdeki karşılığının yanı sıra geçit töreni demekti, sınıfı süslemek demekti ve en sevdiğimiz şeydi. Sınıflar Atatürk resimleriyle bayraklarla donatılırdı, telaşla yaptığımız kedi merdivenlerine elişi kağıdından çiçeklere coşkumuzu ekler, sınıf camlarını 23 Nisan Kutlu olsun yazılarıyla doldururduk.
İlk 23 Nisan müsameresi kostümüm öğretmenimin kırmızı grapon kağıdından yaptığı bir elbiseydi. Tam gösteri başlayacak yırtıldı bir yeri, yırtan asla bulunamadı ama gözyaşları içinde devam ettim gösteriye….
İlk okul üçüncü sınıfta tören kostümlerimizde grapon kağıtlarını terk ettik kumaşa geçtik. Öğretmenlerimiz günlerce kumaş aradı model beğendi. Tüm sınıf aynı kostüm içinde gururlu ve mutlu katıldık törene. Tören kostümü öğrenci için önemlidir. Giydiğinde bir özenle taşıyacaksın, öbür sınıflardan ya da okullardan farklı duracaksın. Çocukluk fiyakalı duruştur, bütün sınıf aynı kostümü sevinçle giyme kardeşliğidir.
Törende şiir okuyacak öğrenci olmak da önemliydi, günün anlam ve önemini belirtmek, duygularını en iyi ifadeyle şiire yansıtmak, başarılı olmak demekti. Şiir okuyan olmazsam kahrolabilirdim o çocuk yıllarımda. Ve en çok inandığım özlemle beklememe neden olan söz Atamızın ‘Bu günün küçükleri yarının büyükleridir’ sözüydü. Her 23 Nisan’da mutlaka duyardım.
Ve yarının büyükleri olabilmek için, kendimizi yetiştirmek adına ant içtik sessizce , hiç unutmadık yeminimizi hiç…..
Çocukluk ve gençlik yıllarımızda Milli bayramlarımıza katıldıkça coşardık, içimiz sevinç dolu, kıvançlıydık. Aynı coşkuyu çocuklarımızla yaşıyoruz şimdi. Küçük bir kıskançlık saklı kalbimin bir köşesinde. Çocuk olmamanın kıskançlığı, çünkü o kadar çok kutlama var ki. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın anlamını ruhumuzda, varlığımızda hissederek çocuklarımıza anlatıyor, bir kez daha minnet duyuyoruz Atamıza ve silah arkadaşlarına.
Kutlamalara bakıyorum da, artık okulların yanı sıra birçok kuruluş kendi bünyesinde şenlik programları hazırlıyor. Kültür Merkezlerinde sergiler, atölye çalışmaları, masal ve müzik dinletileri, tiyatro gösterileri var çocuklar için.
Şehir Tiyatroları, Devlet Tiyatroları da yoğun ve titiz çalışmalarla 23 Nisan kutlamalarına katılıyor. Devlet Tiyatrosu 17.sini düzenlediği ‘Küçük Hanımlar Küçük Beyler’ şenliğiyle 7 ülkeden 14 farklı oyunla 71 temsile çocuklar için perde diyecek. Yurt dışından gelen dans grupları gösteriler yapacak, Orman Genel Müdürlüğü 10 ayrı şehirde ‘orman ve Çocuk şenliği’ düzenliyor bu hafta.
Yani şenlikler gösteriler haftasındayız.
Ve biz Saltanatın kaldırılmasının, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kurulmasının ve içimizdeki, evimizdeki, çevremizdeki çocuğun önemini biliyoruz.
Yaşasın 23 Nisan'lar.
Yorum Yazın