Sonra, 9 Eylül’de İzmir’e girdik
Ve Kayserili bir nefer
Yanan şehrin kızıltısı içinden gelip
Öfkeden, sevinçten, ümitten ağlıya ağlıya.
Güneyden Kuzeye,
Doğudan Batıya,
Türk halkıyla beraber
Seyretti İzmir rıhtımından Akdeniz’i.
Nazım Hikmet’in Kuva-yi Milliye Destanı Kurtuluş Savaşı’nı en güzel anlatan eserlerden biridir. Dizelerden de anlaşıldığı üzere İzmir’in kurtuluşu ile savaş sona erer. Yani 15 Mayıs 1919 tarihinde Hasan Tahsin’in (Osman Nevres) işgalci Yunan askerlerine attığı ilk kurşunla İzmir’de başlayan direniş, 9 Eylül 1922’de İzmir’de sona erdi.
30 Ağustos’ta kazanılan büyük zafer Anadolu’daki işgalci güçlerin atılmasıyla taçlanıyor, yeni bir devletin temellerinin atılacağı süreç başlıyordu. Anadolu’da kazanılan bu büyük zafer, Emperyalizmin 20. Yüzyıldaki ilk yenilgisiydi.
Bağımsızlığın kazanıldığı Kurtuluş Savaşı’nın ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti, zorlu mücadelelerle ulusal ekonomisini oluşturdu. Uluslararası arenada saygın bir devlet olarak yerini aldı. Yakın bir tarihe kadar doğu halklarının örnek aldığı, Batı’nın güvenilir müttefiki Türkiye, ne yazık ki 12 Eylül askeri darbesinden sonra gücünü ve saygınlığı azalan bir ülke konumuna düştü.
Son yıllarda bütünüyle dışa bağımlı hale gelen ekonomisiyle, ithal tarım ürünleri nedeniyle yerli tohumu bile kalmayan, can çekişen tarımıyla büyük borç batağı içinde çırpınan ülkemizin, yeni bir kurtuluş savaşına ihtiyacı var. Tabi bu savaş ekonomi alanında verilecek bir savaş olacak.
Yeniden tarım ürünleri ihraç eden, katma değerli ürünler ve teknoloji üreten bir ülke olmak için ulus olarak yeniden büyük bir iş birliğine ihtiyacımız var.
En önemlisi bu iş birliğini sağlayacak bir siyasi anlayışa ihtiyacımız var.
Yorum Yazın